Friday, 30 December 2011

İki "Best-Seller"

İki çok satan romandan bahsedeceğim,

Küçük Mucizeler Dükkanı - Debbie Macomber

Alın size çıtır bir Hollywood filmi çıkartacak bir roman. Kolay okunan ama çok da sürükleyici olmayan bir roman. Çok basit bir dil, basit bir kurgu. Bir örgü yumağı dükkanı açan genç bir kadın ve bu dükkana kursa gelen diğer 3 kadının hikayesi. Sıcak bir hikaye. Yakında filmi de çıkabilir diye düşünüyorum cidden :)













Şahane Hatalar - Heather McElhatton

Bu bir kitaptan çok bir oyun gibi. İlk bölümü bir güzel okuyorsunuz, sonra bölüm sonunda vereceğiniz karar ile kitabın akışını siz yönlendiriyorsunuz. Ben, her zamanki gibi, kendim ve çevrem için en mantıklı kararları vererek ilerledim, e en doğrusu oydu, ama gel gör ki kitaba başlayalı 20 dakika olmadan öldüm. Kitapta geldiğim son çok hızlı ve ani oldu. Farklı bir son için tekrar okumayı düşünüyorum :)




Tuesday, 29 November 2011

Haruki Murakami - Haşlanmış Harikalar Diyarı ve Dünyanın Sonu

Uzun bir post başlığı oldu :)

Murakami sevdamı çevremdekiler bilir, ama bu kitabı bir süre gözden ırak tuttum, totem oldu benim içn, bir de tam konsantre olabileceğim bir dönemde okumak istedim. Güzelim Murakami'mi aklımın dağınık olduğu bir dönemde ya ziyan edersem dedim.

Ben bu kitabını da çok sevdim. İflah olmaz bir Murakamisever'im. Nokta.

Kitap bilim-kurgu, fantastik öğeler içeriyor. Ama size " çok inanılmaz, çok uçuk " da dedirtmiyor, sizi yakalıyor. Ama yine sizi Japonya'da hisetirmeyi başarıyor. Yine müzikler, yine viski ön planda. Ve tabi ki kitaplar...

Murakami herkesin seveceği bir tarzda yazmıyor elbetteki, okuma zevkimizin çok uyduğu ev halkı Murakami dünyasına girmeyi reddetmiştir örneğin, ama son yılların bu dehasını siz ıskalamayın derim ben.

Şimdi düşünüyorum, Murakami'ni son kitabı 1Q84'ün Türkçe'ye çevrilmesini beklemek mi, İngilizce'sini okumak mı ???

Monday, 7 November 2011

Nermin Bezmen - Şeytanın İflası

Çok tutkunu olmadığım bir yazar Nermin Bezmen, ama hızlı ilerleyen, kafanızı dağıtacak, yormayan, Türk film/dizisi tadında, aşk-entrika odaklı bir roman arıyorsanız doğru bir seçim olabilir. Bu soğuk günlerde evde sıcak bir kahve ile gider...
Nermin Bezmen'in pek çok romanını okudum, bu roman da bir istisna olmayarak bu sefer Vardar ailesinin etrafında dönüyordu. Romandaki kadın karakterlerden birinin adı çok ilginç geldi, Anberin, ilk kez duyduğum bir isim. Hoş geliyor kulağa, maalesef anlamını bulamadım. Araştrımaya devam...

Monday, 3 October 2011

Elif Şafak - İskender

Sıra bana geldi, bizde bazı kitaplar eleden ele dolaşır. Ev ahalisi sırayla okuyor, ben genelde o sırada başka kitaplarla meşgul olduğumdan elimdekiler bitmeden sıraya girmiyorum. Yaz tatilinde, cayır cayır yanan bir Temmuz gününde, Çeşme Marina'daki bir kitapçıdan çıktığı gün alınan Elif Şafak kitabına da sıra bu sonbahar günlerinde geldi.
Bu kitap hakkında çok yazıldı çizildi. Ben eski bir Elif Şafak sever olarak bu en sevdiğim kitap oldu diyemiyorum. Ama sevdiğimi de söylemeden geçemiyorum. Bir Araf ya da Aşk tadı vermedi ama yine de özlediğim bir kalem. Özellikle iç içe geçen hikayeleri olan karakterleriyle, kurgularıyla.. Son yıllarda Elif Şafak çokça derleme kitap da çıkardı, bakınız Kağıt Helva ve Firarperest, ben Elif Şafak romanlarını seviyorum. Bundan sonra da yeni bir roman gelir diye umuyorum ;)

Amelie Nothomb - Yağmuru Seven Çocuk

Haruki Murakami sevgimden sonra başlayan Japonya merakıma ilaç olan bir yazar. Nothomb, hayatının bir kısmını Japonya'da geçirmiş bir Belçikalı. Kurgusal romanları da var - Kara Sohbet gibi. Benim ilgim daha çok kendi hayatından da kesitler sunarken bir yandan Japonya'da hayatı ve Japonları anlatan kitapları.
Yağmuru Seven Çocuk da işte bu ikinci kategoriye giren eserlerden. Yazarımız, çocukluğunu hatta bebekliğini anlatıyor. Japon dadı kesitleriyle bu sefer.. Bence çok rahat okunası ve eğlenceli bir kitap.

Ruth Rendell - TimsahKuşu

Muhtemelen 7-8 senedir evde bekleyen, bir-iki kere başlayıp bitiremediğim, hatta ilerleyemediğim bir romandı. Ruth Rendell, gerilim romancısı derken bu kitap alır sürükler derken, romanın ilk bölümlerinde gerilim olmaması ve hatta romanın biraz durağan ilerlemesi defalarca bırakmama neden oldu herhalde.
Çok sürükleyici değil ama bir yerden de yakalıyor sizi. Özellikle ana-kız bağı ve hikayesi... Hatta bana biraz Perihan Mağden " Biz Kimden Kaçıyorduk Anne " yi anımsattı.

Sunday, 24 July 2011

Hakan Günday - Az

Az...
Ne çok şey anlatan bir kitap.
Sürükleyici, çok iyi hazırlanmış bir kurgu. Kitaplarda, kişilerin ve olayların akışıyla birlikte sonradan ortaya çıkan bağlantılara bayılıyorum. Çocuk yaşta insanların yaşadığı vahşet, zorlandıkları olaylar akıl alır gibi değil. Bizden uzakta yaşanan bu hayatlar da en az bizlerin hayatı kadar gerçek. Sadece bilmiyoruz, duymuyoruz.
Bu kitabı okuyup benim gibi Oğuz Atay okumayanlardansanız sıradaki kitap Oğuz Atay olacak herhalde.

Sunday, 12 June 2011

Ahmet Ümit - İstanbul Hatırası

Polisiye-Gerilim çok tercih ettiğim bir tür değil. İngilizce öğrenme döneminde İngilizce polisiye kitaplar çok rahat ve hızlı okunurdu, bu nedenle daha çok İngilizce amaçlı okuduğum bir tür oldu. Özellikle James Patterson serisi.
Hem kitap dostu bir arkadaşımın yoğun tavsiyesi hem de Türkiye'de çok sevilen-okunan bir yazar olmasının verdiği merak ile bir Türk polisiye okudum. Ahmet Ümit. Benim okuduğum kitabı " İstanbul Hatırası ".

İstanbul'un tarihi semtlerinde geçen, macera-cinayet-aksiyon yanısıra tarihle ilgili de pek çok bilgi içeren bir kitap. Katili asla tahmin edemem, bu sefer de sonuç değişmedi. Dili çok kolay, okuması rahat, konusu itibariyle de sürükleyici bir kitap. Gelin görün ki kitap 500+ sayfasıyla biraz kalın ve sonunu merak edenlerin biraz sabretmesi gerekiyor. Katil uşak değil ;)

Sunday, 22 May 2011

Elif Şafak - Firarperest

Elif Şafak uzun yıllardır okuduğum ve sevdiğim yazarlardan. Özellikle romanlarını çok daha keyifle okuyorum, ama bugün size aktaracağım kitabı bir roman değil. Son kitabı, denemelerden oluşan bir kitap : Firarperest.


Firarperest, kadınlar, ilişkiler, evlilikler, insanlar, gitmek, yabancılaşmak yoğunluklu yazılar içeriyor. Keyifle okunan, dili rahat ve basit bir kitap. Konular ne kadar klişe gibi gelse de Elif Şafak bunları kendi tecrübeleri ile çok renkli ve farklı bir şekilde aktarmış. Bu konularda farklı bakış açıları görmek için ve de iyi zaman geçrimek için okunabilir. Kitabın tasarımı da farklı, M.K.Perker'in çizimleri ile desteklenmiş bazı makaleler.

Her kitap bende aynı tadı bırakmıyor tabi. Bazen bazı kitaplarda öyle kelimeler, öyle ifadeler yakalıyorum ki, işte ben de bunu düşünüyorum, ama böyle ifade edemiyorum diyorum. Ya da ne kadar güzel anlatmış, işte bu dediğim ve aslında o kitap sayesinde farkettiğim şeyler oluyor. Bu kitapta da böyle oldu ve ben kara kaplı defterimi çıkarıp notlar aldım. Aldığım notlardan biri evlilik üzerine.. Uzun evliliğin sırrı nedir diye sorulanların verdiği cevaplar klasiktir : Karşılıklı sevgi, saygı.. Elif Şafak üzerine bir yenisini daha eklemiş " karşılıklı çekip gidememek ". Bunun yaşandığı ve bu yüzden devam eden o kadar mutsuz çift oluyor ki. Karşılıklı Çekip Gidememek. Yaşamaktan değil yaşayamamaktan yorulmak.
İşte bu kitaptan kalan 2 çift güzel söz.

Saturday, 21 May 2011

Başlarken...

Yeni bir blog.
Yeni hikayeler.
Bu sefer okuduğum kitaplar, sevdiğim yazarlar, okunamayan ama önerilen kitaplar ve belki de yazdığım hikayeleri içerecek bir blog olacak bu.
Siz de benim gibi evinde kitaplara yer bulamayanlardansanız, güzel bir kitapçı sahibi olma hayaliniz varsa bu blogu seveceksiniz.